Türkiye’de işsizlik sorunu hepimizin malumu… Hele ki, kırsal ’da yaşıyor iseniz… Bana göre, herhangi bir köyü ziyaret ettiğinizde eğer köylüler değil …
Türkiye’de işsizlik sorunu hepimizin malumu… Hele ki, kırsal ’da yaşıyor iseniz… Bana göre, herhangi bir köyü ziyaret ettiğinizde eğer köylüler değil de orada kahvehaneler para kazanıyorsa bu işte bir sorun var demektir. Ancak, Türkiye’de öyle bir yere tanık oldum ki, bu yer tüm ezberleri bozuyor!
Enteresan ama buraya İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den göç ediyor insanlar. Türkiye’nin en doğusu olmasa bile kafalardaki o ırak yere, yüksek yere, kırsalın bağrına göç ediyorlar… İşsizliğin sıfıra yakın olduğu bölgede, öyle tıklım tıklım kahvehanelere ise rastlamıyorsunuz.
Çöpler Köyünden bahsediyorum… Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı, çevresi sarp kayalarla çevrilmiş küçük mü küçük bir köy. Köyün İsmi Çöpler, ama yöre halkına kazandırdıkları öyle çer çöp değil… Çünkü 1999 senesinden 2008′ e değin gerçekleştirilen 803 adet 110.000 metrelik bir sondaj çalışmasının ardından tam 55 tonluk bir altın rezervi tespit edildi o köyde… Ve çehresi de değişmeye başladı haliyle!
Köyün taşı toprağı altın ama henüz çalışan bir tesis yok ortada… İşte tam bu tesisin oluşturulması için görevli inşaat ekibinin arasına seçilenlerden biri de benim… Nam-ı diğer, Altın köye benim de yolum düşüyor, zorlu mülakatların ardından… İşimiz zor diyorlardı müstakbel müdürlerim mülakatlarda…
-Seni çok ama çok çalıştıracağız Emrah, Programın halen gerisindeyiz ama Yılbaşında ilk altını dökmeliyiz. Dayanabilecek misin?
Cezayir’de çeşitli nedenlerden ötürü bir parça uzayan, yüksek bütçeli bir otoyol projesinde de çalıştığım için… İnşaat projelerinin doğasını kavradığımı düşünüyorum, zaten tam da bu yüzden karşılarındayım ve soru üzerine soruları cevaplayıp duruyorum ya…
Tamam, temeli dökülmemiş… Çelik konstrüksiyonların oturtulmadığı… İşçilerin çalışmaya başlamadığı bir alan görmesem de mülakat öncesinde yaptırılan küçük çevre gezisinde…4 ay içerisinde koca bir tesisin dikilebileceğine ve altının dökülebileceğine aklım da çok kesmiyor hani ama, mülakat da ne denebilir ki ???
– Yes, Sir, No problem Sir!
Tarih 31.08.2010. Uçaktayım, Erzincan’a mülakattan sonra ikinci gelişim. Yanımda 55-60 yaşlarında bir bey, belli ki yerlilerinden. Bana dönerek ismimi soruyor… Tanışıyoruz. Sohbet koyulaşıyor. Ne iş yaptığımı nerede çalıştığımı soran amcaya, tercüman olduğumu ve altın madeninde çalışmaya başlayacağımı söylüyorum. Eskiden diyor, hayvancılık ve tarımcılık vardı, hala daha var ama günümüz gençliği bu meslekleri yapmak istemiyor ve büyük kentlere göç ediyordu. Şimdi öyle mi ya diyor… Bak senin gibi parlak gençler dahi büyük kentlerden işte bu madene çalışmaya geliyor! Amcanın bu güzel iltifatı karşısında birazcık kızarıyorum ve bu güzel sohbet için teşekkür ediyorum, uçaktan indiğimizde, beni karşılamaya gelen araca doğru ilerlerken…
Erzincan’ın o dik amansız dağları arasında, 6 ayımı geçireceğim yeni adresime doğru ağır ağır yol alırken… Amca haklıydı, diyorum, Tersine göçün oyuncularından biri değil miydim şimdi ben?
Yaklaşık 2,5 saatlik bir yolcuğun ardından Nihayet, İliç’e varıyoruz. Hava yeni yeni kararmaya başlamış… Akşam için marketten birkaç ihtiyacımı temin ediyorum. Arkadan bir ses…
– Pliz kom egeyn to drink our tii…
diyor muhtemelen bir Amerikalı çalışana… Şaşırıyorum ve İlk tespitim şu oluyor, İliç sakinlerinin uluslararası ilişkileri bir hayli ilerlemiş ?
Tarih’teki diğer örnek kentlerde olduğu gibi İliç’te bu sıra dışı ekonomik hareketliliğini tek bir güce borçlu elbette ki… Altın!
Dünyanın değişimi ve ekonomik gelişiminde çok büyük bir katkısı olduğu bilinen bu değerli metal ilk çağlardan beri kullanılıyor. Arkeolojik bulgular, Periyodik cetvelde 79 atom numarası ve Au simgesi ile gösterilmekte olan Altın’ın, ilk kez, M.Ö 5000’li yıllarda Mısır’da kullanılmaya başladığını bize bildirirken, yine tarihi kayıtlar işlemeye elverişi yapısı nedeni ile bu madenin ilk kez kap, kacak, takı gibi çeşitli eşyaların yapımında tercih edildiğini bizlere söylüyor. Sonraları ise yine Eski Mısır’da ticareti kolaylaştırmak için altından ince şerit levhalar kullanıldığını öğreniyoruz. Kimi bilim adamları paranın en ilkel hali diyor, altının bu kullanım şekli için… (M.Ö 3000)
Altın, asıl yükselişini ve insanlık tarihindeki en parlak dönemini ise kuşkusuz Lidya Kralı Krezus’un ilk kabartma sikkeleri bastırması ile başlıyor. Böylece tarih sahnesinde ilk kez standardize olmuş bir mübadele aracının ilk örneklerine şahitlik ediyoruz. Başka bir deyişle Lidyalılar parayı buluyor! (M.Ö 550)
Lidyalıların altını para olarak kabul etmesinin ardından gerçek bir ticari hayatın başladığını, bir dönem Mısırlıların kontrolünde olan altın üretiminin, Lidya uygarlığının ardından, önce, bir dönem dünya altın ticaretinin 3/2 sini gerçekleştiren Roma’ya, ardından Bizans İmparatorluğuna sirayet ettiğini nihayetinde Osmanlı İmparatorluğunun denetimine ve kontrolüne geçtiğini biliyoruz.
Günümüzde de halen değerini binlerce yıldır korumakta olan altın, eski çağlarda olduğu gibi yine girdiği yerlerin ekonomisini canlandırıyor. Ekonomisine can veriyor…
Öyle ki, İliç, bu canlılığını bu hareketliliğini tam da ona… Yani Altına borçlu…
Altın Madencileri Derneği Genel Koordinatörü Muhterem Köse, 2009 yılında altın üreticilerinin devlete ödediği vergi miktarı 2,3 ton iken, 2011 sonu itibari ile bu rakam yaklaşık 4 ton altına denk gelecek diyor… 2013 yılında Türkiye’de çıkarılacak altın miktarının 40 ton ulaşacağı tahmin edilirken, hedef büyük: Türkiye’nin, birkaç sene içerisinde, altın madenciliğinde dünya genelinde ilk 20 arasına girmesi planlanıyor…
Muhterem Köse, bunları kamuoyuna aktara dursun, geceli gündüzlü inanılmaz bir çalışmanın ardından Çöpler Maden yönetimi tarafından onay veriliyor… Şaşırtıcı biçimde 2010’u geride bırakacağımız yılbaşına doğru, gerçekten de ilk altını döküyoruz. Garip olan şu ki, daha düne kadar içerisinde çalışan ustalara, amirlerimden bana aktarılan talimatları ilettiğim, hatta birlikte çay içmişliğimizin olduğu o binaya… Artık girişim yasak! ?
İnşaat ekibi tarafından üretim tesisinin devir teslimi çoktan yapılmıştı ve giriş yalnızca ve yalnızca yetkili çalışanlarda idi bundan sonra… Dikenli tellerle ve çok yoğun güvenlik önlemleri ile korunmaya başlanan binanın çevresinde kuş uçurtulmuyordu! Malum, inşaat ekibi olarak biz misyonumuzu başarıyla tamamlamıştık ve külçe külçe altınlar ekonomiye kazandırılmak üzere çoktan gün yüzüne çıkmaya başlamıştı bile…
Yine Altın Madencileri derneğinin verileri ve Dünya gazetesinin haberine göre; ilk dökümün gerçekleştiği Aralık 2010 tarihinden itibaren geçen yaklaşık 1 senelik dönem içerisinde, 5 tona yakın altın çıkarılmış çöplerden… Maden yetkililerinin de gelişmelerden de bir hayli memnun olduğunu ve kapasite artırımına gideceklerini anlıyoruz aynı haberden… Çünkü yapılan son tetkiklerin ardından rezervin beklentilerin çok üzerinde olduğu söyleniyor, MTA’nın raporlarına göre de güncellemiş altın rezervinin yaklaşık 100 ton olduğu belirtilmiş, bu tespit SEDAR ve maden işletmesinin web sitesinde ilan edilmiş. Bu da, İliç’i Dünya’daki önemli yataklardan biri haline getiriyor.
Altın madenini işletenler bölgeye sadece istihdam sağlamıyor elbette, yapılan sosyal sorumluluk çalışmaları çerçevesinde, ilk etapta yeni ve modern bir köy kazandırıldı çöpler halkına… Ağaç dikme kampanyaları düzenlendi, başarılı öğrencilere burslar sağlandı…
Şimdiki proje ise yaklaşık 500 öğrenciye eğitim fırsatı sunacak yatılı bir ilköğretim kompleksi olacakmış… Bu okulda okuyacak öğrencilerin çok şanslı olacağını söyleyebilirim çünkü bölgedeki örnek okullardan biri olması planlanan okulda son derece modern dersliklerin, oyun odalarının ve bir de spor salonunun olacağını ayrıca ilan etmişler yetkililer…
Yazımın başlangıcında Erzincan’ın madencilikte nasıl yükseldiğini sormuştum. Aslında yanıt başından beri belliydi… Erzincan, işçisinden beyaz yakalısına kadar herkesin müşterek bir çalışmasıyla, adeta toplumsal bir imece ile yükselmişti. Beni asıl duygulandıran ve sevindiren ise Erzincan halkının sıcakkanlılığının yanı sıra maden işletmesinin 2011’i karşılarken tüm çalışanlarına ait yapmış olduğu küçük bir jestti. Altın tesisinin kuruluşunu anlatan ve altın işleme prosesini gösteren bir tanıtım filmi hazırlamıştı işletme… Sürpriz ise filmin bitiş jeneriğindeydi. üşenmeden madene destek olan tüm çalışanlarının adlarını unvan gözetmeksizin tek tek yazmışlardı. Neredeyse tanıtım filminden daha uzundu diyebilirim. ?
6 ay çalıştım İliç’te, Maden İnşaatı 2009’da başlamıştı belki ama mülakata katıldığımda ortada –bana göre- neredeyse hiçbir şey yokken 4. Ayımda gerçekten de dökmüştük altını. Hakikaten haklı çıkmıştı yöneticilerim. Ayrılık vakti gelip çattığında, aklımda perdeye yansıyan emekçilerin, yönetim kadrosunun ve çok değerli anlarımı paylaştığım inşaat ekibinin perdeye yansıyan isimleri vardı… Evet benim de ismim oradaydı “Admin. Assistant: Emrah BAYILDIRAN”
Kaynaklar:
1-) MTA 2-) Wikipedia 3-) Milliyet 4-) Sabah 5-) Bugün
6-) Dünya Ekonomi Gazetesi 7-) Yeni Şafak ? Cnn Türk 9-) Eko Dialog 10-) Mynet
11-) Gold Alert 12-) Erzincan Gazetesi 13-) Haber 24 14-) Zaman 15-) Jewelryturk
COMMENTS