Kariyer basamaklarını tırmanmak şöyle dursun yabancı dil bilmeyenlerin iş görüşmesine dahi çağrılmadığı bir dönemde yaşıyoruz.

Farkında mısınız bilmiyorum ama

Durum o derece vahim ki meseleye dikkat çekebilmek için

• İngilizce bilmek artık neredeyse dil bilmekten sayılmıyor

Fatmanur Erdoğan

• Herkesin bildiği dil yabancı dil değildir

Müge Ataman

minvalinde uyarılara daha sık rastlar olduk son zamanlarda

İş ilanlarının yarısına yakınında İngilizcenin önşart olarak karşımıza çıkarıldığını tercihen de başka bir dil daha istendiğini düşünürsek; bu tespitlerin yerindeliğine şaşırmamak gerek. Haksız mıyım?

Demek ki İş dünyasının dili kabul edilen İngilizceyi mecburen öğrenip mümkünse yanına bir dil daha ekleyeceğiz; ekleyeceğiz ki gün be gün birbirine benzeyen özgeçmişlerden bir farkımız olsun.

İyi de hangisi?

Çincenin dünyada en çok konuşulan dil olduğunu ve gelişen ekonomisi sayesinde giderek daha fazla kişi tarafından tercih edilmeye başlandığını biliyoruz. Muhtemelen çoğumuz tarafından bilinmeyen ise Almanca ve Fransızcanın ekonomiler üzerindeki belirgin etkisine karşın aslında pek az insan tarafından konuşulduğu…

Dönem dönem yaşadığımız sorunları bir kenara bırakırsak yüksek ticaret hacmimiz ve turizm işbirliğimiz sayesinde Rusçaya olan ilginin hiç bir dönem kaybolmadığını gözlemlemeye devam ediyoruz.

Jeopolitik gelişmeler hasebi ile Arapçaya olan ilginin de gün be gün arttığını söylemek pekala mümkün…

Japonca derseniz… Bana kalırsa, halen önemini korumakla beraber sanki eski popülaritesini kaybetmiş gibi durmakta.

Ancak her şey bir yana; tüm bunların ötesinde, dünya üzerindeki etkisinden pek haberdar olmadığımız bir dil daha var:

İspanyolca

Her ne kadar İspanyollar ile ticari bağlarımız çok kuvvetli olmasa da bu dili yalnızca İspanya yarımadası ile sınırlamak düşülebilecek en büyük yanılgılardan birisi…

İspanyolcanın bugün 21 ülkede yaklaşık 400 milyonluk bir nüfus tarafından konuşuluyor olduğunu bu özelliğiyle de en yaygın ikinci dil olduğunu hatırlatmak istiyorum sizlere…

Peki herhangi bir dili sırf daha çok konuşuluyor ya da popüler olduğu için öğrenmek uygun mu?

diye soracak olursanız,

kesin ve net olarak derim ki:

Hayır! Çünkü İlgi duyulmayan dil öğrenilemez.

Ortaokul yıllarında aldığım ikinci dil Almanca idi benim… Sınav derecelerim de hiç bir zaman kötü olmadı. Ancak gel gör ki,

bugün ne biliyorsun diye sorsalar “ja ja Das ist ein buch” dan ötesine geçmem mümkün değil!

Bunun neden böyle olduğunun yanıtı ise gayet açık;

Almanca özellikle mühendis çıkışlı iseniz işinize yarayacak ve daha çok otomotiv endüstrisinde hükmü geçen bir dil…

Ben ise bugüne değin İnşaat, Madencilik ve Enerji gibi alanlarda tecrübe kazandım yani söz konusu dil becerimi ilerletecek alan bulamadım. Daha açık bir ifade ile ihtiyaç duymadım.

Demek ki dil seçiminde ihtiyaç önemli, ama yeterli mi?

Çalışma hayatıma Alman firmalarından birinde başlamış olsa idim kuşkusuz durum daha farklı olurdu;

ancak bana sorarsanız bu yeterli bir mazaret değil çünkü gerçekten de ihtiyacın peşinde koşacak olsa idim Rusça gibi, Fransızca gibi hatta Arapça gibi tecrübe edindiğim sektörde daha sık aranan dilleri tercih etmem gerekirdi. (Üstelik Arapça ve Fransızca konuşulan bir ülkede 2 sene yaşadım)

O halde sebep bambaşka olmalı…

ikinci bir dil öğrenmeye karar verdiğimde elbette kaç kişi tarafından konuşulduğu ya da iş imkanlarının çokluğu gibi kriterleri gözardı ettim diyemem; ama daha çok hangi dile daha yatkınım sorusunu sordum ben kendime…

Ve İspanyolcada karar kıldım.

Yatkınım demişken bana göre kolay öğrenilir değil ancak kolay telaffuz edilebilir bir dil olduğunu özellikle söylemem lazım İspanyolcanın… Zira bu dilin en zor tarafı kesinlikle grameri :/

Cervantes günlerinden bu yana aktif olarak kullanamasam da ne zaman bir şarkıya, videoya ya da ilginç bir metne denk gelsem kendimi halen kaptırdığım bir dil İspanyolca; Öyle ki geçtiğimiz aylarda bloguma bu dilde bir deneme yazısı dahi yazdım.

Hiçbir zorunluk ya da ihtiyaç duymadığım halde bana bunları yaptıran güç ise kuşkusuz

“İlgi”

O yüzden kanımca sırf popüler olduğu için hiç ilgi duymadığınız bir dili öğrenmeye kalkışmak olsa olsa zamanınız ile paranızı çöpe atmak olur; ve emin olun o an öğrenmiş olsanız da gün gelir benim Almancada karşılaştığım durumu 1-1 yaşar kesinlikle havlu atarsınız

Hal böyleyken benim için uygun dil İspanyolca idi ama eğer siz de ilgi duyup

Peki İspanyolca öğrenmek bize ne katkı sağlar?

diye sormaya başladı iseniz vakit kaybetmeden şu notlara bir göz atın derim ?

• Günün birinde Amerika yolcusu olmak hatta orada yaşamak isterseniz sokaklarda duyulan İspanyolca sesleri sizi ziyadesiyle şaşırtabilir. Zira İspanyolca neredeyse 40 milyonluk bir nüfusun halihazırda ana dili ve Latin Amerika’dan gelen yeni göçmenlerin akışı ile bu sayı gün geçtikçe artmakta… 2060 yılına kadar Amerikan nüfusunun ezici bir çoğunluğun bu dili konuşacağı öngörülüyor. Başka bir deyişle Amerika’da İspanyolca yabancı dil bile değil ?

  New York

Edebiyat ve Sanat dünyasında İspanyolcanın etkisini bol miktarda hissedebilirsiniz

• Size Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u desem…

  Penolope Cruz

   

  Antonio Banderas, Javier Bardem ve güzeller güzeli Penelope Cruz desem?

Hangisini alırdınız?

• Barcelona, Madrid, Ibıza, Porto Riko, Havana, Buenas Aries, San José, Rio de janeiro? ya da benim Cervantes’de sunumunu yaptığım Peru/Lima?

  La isla ibiza

• Hiç kuşkusuz dünyadaki en güzel, en havalı ve bir o kadar da ekonomik seyahat rotalarında İspanyolca konuşulmakta…
• Dahası “Güney Amerikanın pek çok ülkesinde T.C vatandaşları vizeden muaf İyi mi?” ?

İspanyolca konuşan ülke sayısı gerçekten o kadar fazlaymış ki inanın pek çoğunu yazıyı hazırlarken öğrendim ben de

Demem o ki; İspanyolca hakkında muhakkak az biraz bilgi sahibiydiniz ama hadi İtiraf edin siz de en az benim kadar şaştınız kaldınız öyle değil mi

Español Meğer Ne Yaygınmış!

eee daha ne diyeyim ki ben:

español es el segundo lengua más importante en el mundo, entonces;

¡Viva la España! ?

Emrah BAYILDIRAN

Halkla İlişkiler & Kurumsal İletişim Uzmanı