İhtiyaç ? İnsanoğlu enteresan bir varlık… Elbette ki onlarca özelliğimiz var bizi diğer yaratılanlardan farklı kılan ama şu ihtiyaç yaratma hast…
İhtiyaç ?
İnsanoğlu enteresan bir varlık… Elbette ki onlarca özelliğimiz var bizi diğer yaratılanlardan farklı kılan ama şu ihtiyaç yaratma hastalığımız yok mu tabiri caizse ifrit ediyor adamı…
Muhtemelen ilk çağlarda akıllının biri yazıyı bulunca, bir kesim topluluk, rahatı kaçacak diye protesto etmiştir yazıyı bulan vatandaşı… Hatta, sopa çekmişlerdir belki, itiraz etmiş, karşı çıkmışlardır… Adamların huzuru bozuldu bir kere çünkü!
Yazı bulundu ve insanlık değişti, gelişti… Belirli bir yapısal düzeyde, dile dair görsel işaretlerin kullanıldığı bir tür iletişim aracı olan yazı; insanlar arasındaki etkileşimi sağladı, medeniyetler kurdu ve yıktı, uzaya çıkmamıza yardım etti…
Yazının ardından bir baktık ki dijital çağ gelmiş… Artık default** olarak hem okumayı yazmayı hem de bilgisayar kullanmanın şart olduğu bir devire geçtik… Günümüzde değil yazmayı, adam akıllı pc kullanamıyorsan yarı yarıya işsiz kalma potansiyelini artırıyorsun demek bu… Hele ki beyaz yaka işler bakıyorsan ?
Yazının icadının ardından ihtiyaç makinesi önce Facebook’u yarattı (2004) sonra da Twitterı,(2006) ve diğer pek çok sosyal mecrayı… Fiziki yaşamı bırakan insan sözüm ona teknoloji sayesinde daha da hızlandı verimli hale geldi!!! Hatta yersen! biraz da sosyalleşti!
Pek çok şirket, daha düne kadar, bilinen tüm sosyal mecraların erişimini iş yerinden yasaklarken ne gariptir ki bugün bu mecralarda sayfa kapmak için ve hayran toplamak için adeta yarışır oldu!
Üç sene önce sosyal medya uzmanına gerek var mı diye sorsan… O da ne ki derlerdi, fakat kariyer sitelerinde artık böyle ilanlara rastlamak son derece olağan karşılanmaya başlandı…
Facebook ve Twitter için TV ekranlarından yapılan yaygın propaganda sonuç verdi. Sosyal medyanın bir araçtan ziyade bir amaç, bir ihtiyaç olduğuna, birileri bizi, fena halde inandırdı.!
Kaç +K Skorluksun?
Şimdi de başka bir akıllı oluşum yeni bir icat çıkarmış! Klout denen bir zamazingo sayesinde artık insanlar kafalarında “skor balonları ile gezecek!” çok ciddiyim… Sosyal medyanın giderek popülerleşmesi ile birlikte bunu değerlendirmek isteyen mucitlerimiz;
-madem insanlar bu kadar meraklı sosyalleşmeye, hadi bakalım görelim kim daha sosyal, kimin puanı daha yüksek?
diyerek kişisel Reytingimizi ölçen bir araç geliştirmiş, ismine de Klout demişler!
Belki internette şöyle başlıklara denk gelmişsinizdir “klout puanı diplomadan önemli hale geldi” “Klout skoru düşük olduğu için işi başkasına kaptırdı” ve bunun gibi nicesi… Hal böyleyken tam da bu konu ile ilgili viral özelliği taşıdığını düşündüğüm bir örnek olaydan bahsetmek istiyorum size; önemli ekonomi dergilerinden wired business’in haberine göre;
Toronto’daki saygın Marketing Ajanslarından birine iş görüşmesine giden Sam Fiorella, özgeçmişi bir hayli kabarık olmasına karşın klout skoru düşük olduğu için işi alamıyor. Öyle ki, kendisine bu soru yöneltilene kadar bir hayli kendinden emin olan Fioralla, mülakatçıya Klout’un ne olduğunu sormak durumunda kalıyor ve asıl hezimeti ise klout skorunun 34 olduğunu öğrenince yaşıyor. Görüşme nazik bir konuşma ile görüşmeci tarafından kapatılırken, 15 yıllık iş deneyimi ve dünya devi firmalarda çalışmış olmasının klout’un karşısında bir şansı olmadığını da böylece acı bir şekilde tecrübe etmiş oluyor Sam Fiorella!
Aradan biraz süre geçtikten sonra öğreniyor ki, kendisinin yerine işe aldıkları kişinin Klout skoru ise 67!
İşlerin eskisi gibi olmadığını anlayan müstakbel Marketing V.P. adayı, bunun üzerine sosyal ağların üzerine düşüyor ve tam 6 ay uğraştıktan sonra Klout Skorunu 72’ye yükseltmeyi başarıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi birbiri ardına iş teklifleri almaya başlıyor yani seçilen değil seçen insan konumuna geliyor!
Bu arada hatırlatalım 72’lik bir klout skoru öyle herkesin de harcı olan bir skor da değil hani, genel kabule göre 75 civarı skorlar, klout nezdinde Kanaat Önderi, ya da yaygın popüler kullanımı ile akil insan sayılıyor!
Burada sorulması gereken soru : Gerçek mi? Yoksa, asıl hedef… İnsanları, Klout’un ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğuna inandırmak mı?
15 yıllık iş deneyiminin şaşırtıcı bir şekilde Klout’un gerisinde kalmasından dolayı hayli üzgün olduğunu söyleyen Fiorella, demek onca iş tecrübesi dünyaca ünlü kuruluşlarda çalışmam, +K skoru kadar önemli değilmiş diyerek, duruma adapte olmayı başarsa da sitem etmekten geri kalmıyor!
Dünya genelinde an itibari ile klout’tan 100 alan birisi yok sanırım… Ancak 2012 verilerini baz alırsak, klout puanlama sistemini değiştirmeden önce, bir tek isim vardı paylaşılan bilgilere göre o da Justin Bieber’dı… Justin Bieber’ın güncellemeden sonraki skoru 92-93 civarında…
Başkan Obama ise muhtemelen popülerliğini puan sistemi öncesinde de sonrasında da koruyan yegane isimlerin başında ve skoru hala 98-99 civarında geziyor!
Türkiye’de ise henüz 90’lı rakamlarda dolanan bir idol bulmak için sanırım henüz çok erken. Öyle ki Sn. Abdullah Gül’ün skoru 84 iken başbakanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bile Klout Skoru henüz 74!
İster kabul edelim, ister inkar edelim… Özellikle pazarlama, iletişim, reklamcılık vb. iş kolları için durum giderek vahimleşiyor… Ama doğru ama yanlış kapitalizmin beşiği olan Amerika’da rivayetlere göre o kadar keskin olmasa da, neredeyse diploma kadar önemli bir konuma doğru hızla koşuyor Klout!
Aslında ironik bir yaklaşımda bulunacak olursam Klout’un sistemini, bizim beğenmediğimiz Türk Eğitim sisteminden başarıyla intihal etmiş olabileceğine de neredeyse ikna olacağım…
Türkiye’deki eğitim sistemi siz daha ilköğretim sıralarındayken sınavlar sayesinde hayat boyu sınav olgusu ile tanıştırıyor ya sizleri… İş hayatına atıldığınızda kısmen sınav stresinden uzaklaşıyorsunuz hani… İşte! Klout’un hedefi bunu yaşantınızın tüm anına yaymak! benimsetmek ihtiyaç haline getirmek!
Klout bunun için ciddi anlamda çalışıyor ve sempatisini geliştirmek için Kullanıcılarına Perks adını verdiği hediyeler dağıtıyor… Misal… “X seyahat acentasından bir tatil kazandınız… Klout’u kullandığınız için teşekkür ederiz” gibi…
Örneğin 9 mayıs 2012 tarihli Klout resmi blog sayfasının haberine göre klout skoru +40 olanlar Cathay Pasific Airways’in sadece 1. sınıf ve Business Class yolcularına sunduğu özel lounge hizmetinden, ücretsiz yararlanabiliyor!
Başka bir deyişle klout’unuz 40 üzeri ise bir anlığına da olsa kendinizi VIP olarak hissebileceğiniz bir imkan bu ?
Bir de Klout’tan bağımsız ama Klout’taki kullanıcıların etki gücünden yararlanmak isteyenler var.. Misal bir organizasyona sırf klout skorunuz yüksek diye bedava katılabiliyor ya da Klout ilgili şirketle bir anlaşma yapmamış dahi olsa Business Class uçabiliyorsunuz.
Mesela Türkiye’de TOBB Üniversitesi Öğrenci Kulübünün düzenlediği Liderlik Kampı 2013 organizasyonunda, Klout skoru 75 olanlar ücretsiz olarak bu imkandan faydalanabilir yazıyordu. Sosyal etki gücünüzden yararlanmak için size bu imkanın verilmiş olduğu su götürmez bir gerçek ama henüz daha 50-60 arasında bir kitle dahi tam olarak Klout’ta oturmamışken başbakanımız da faydalanmayacağına göre kimler yararlandı gerçekten merak ettim ?
Fenomen ol, Parayı Kap!
Klout fenomeni olmak artık pek çok insan için de ayrı bir kazanç kapısı haline geldi… Öyle ki işi gücü bırakıp twit ve like kasıp fenomen olmak için çırpınan insanlar var artık ve bu pazara talip olan P.R ve Reklam Ajansları…
Yurt dışında filanca ünlünün bir tweet mesajı ile binlerce dolar kazandığını duymuştuk… Ama Ülkemizde de Takipçi sayısına göre fenomenlere twit başına 300 TL ile bin TL arası ücret ödeyen şirketlerin olduğunu yeni yeni duyuyor, görüyoruz.
Sosyal Medya kullanımı arttıkça maliyet avantajı sebebi ile irili ufaklı pek çok firmanın bu yolu tercih etmesi çok da mantıksız değil… Nitekim ilgili firma ortalama 35 bin TL arasında değişen bütçelerle de Trending Topic (TT) olup seçtiği konuyu sosyal medyada konuşulur hale getirmeyi başarıyor. Konvansiyonel medyada bunu yapmak imkansız… Çok daha yüksek bütçeler gerektirdiği bir realite!
Hal böyle olunca, nam-ı diğer twitter ünlüleri ise attıkları tweet başına hatırı sayılır gelirler elde etmeyi başarıyor. 400 bin takipçiye sahip Argostroloji ve 138 bin takipçiye sahip taci_kalkavan’ın en fazla kazanan fenomenler arasında yer aldığı Türkiye’de en fazla reklam teklifini alan kullanıcıların sayısı 15’i geçmiyor.
Takipçi sayısı 20 binlere düştükçe şirketlerden gelen teklifler de “Twit at, hediye çekini kap” şekline dönüşüyor. Son dönemlerin modası header giydirmenin kirası da 3 bin TL’den başlıyor. 10 bin TL’ye kadar çıkıyor.
Ajanslar ve Markalar, kimin takipçi sayısı organik kimin değil anlamak için de yine Klout’a başvuruyor. Böylelikle, takipçi sayısını “sen beni takip et, ben de seni” anlayışıyla artırmaya uğraşan kişilere geçit verilmemiş oluyor. Zaten, Klout’un algoritmasına göre isterseniz 10.000 takipçiniz de olsa yeri geliyor 100 takipçi, aldığı like, fav ve retweet oranlarıyla sizi kat be kat geçebiliyor! Yani önemli olan yığınla insanın sizi izliyor oluşu değil, klout’un gayesi seni izleyen kitlenin seni ne kadar kaale’ aldığını bulmak!
Ne dersiniz?
Elektronik Mecralardaki Notunuz sizce de Yeterli mi?
Kaynak:
1-) Wired Business
3-) Tobb Endüstri ve Verimlilik Topluluğu
4-) Klout’s Official Blog News
**Default: Ön Tanımlı
*Lounge: Havayollarında bulunan özel misafirhaneler
Not:
Bu yazım sayesinde blogum derece almış ve Hürriyet Bumerang Network tarafından Marmara Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Pazarlama Uzmanlığı Eğitimi” ile ödüllendirilmiştir. (Yaklaşık 3000 TL)
YORUMLAR
Yazı güzel olmuş. Tebrik ederim.
Kişisel olarak sosyal medyaya fazla ihtiyaç duyan, ancak kendimi sosyal medyada fazla kullanmayan biriyim. Zaman kavramını herkes için farklı işliyor. Düşünceler önemli. Saygılarımla,
Düşünceleriniz için teşekkür ederim. Günümüz dünyası giderek acımasızlaşıyor. Dün ihtiyaç duymadıklarımız bugünün olmazsa olmazları oluyor. Bir marangoz için o kadar önemli olmayabilir ama işiniz bir parça bile iletişim yoğun ise, twitter, facebook, klout hatta artık foursquare.. vb… kullanmak ve görünür olmak durumundayız. Vaziyet bunu gösteriyor çünkü… İyi Çalışmalar,
Ülkemizde basın özgürlüğünün bu denli kısıtlı olması bizleri doğrudan sosyal medyaya yönlendiriyor. Çoğunlukla gençlerin özellikle twitter kullanıcılığını buna bağlıyorum. Yalnızca Twitter değil Youtube’a da kişisel çıkarlar nedeniyle erişim engellendi yakın geçmişte… Sorarım size nereye yazacağız ?
Işıl, Basın özgürlüğü sadece ülkemizde değil pek çok ülkede büyük bir sorun… S.M yok iken en büyük silah mizahtı, hala da öyle, sadece adres reelden her alanda olduğu gibi sanal mecralara kaymış durumda…
Ancak ister politik olsun, ister araştırma bazlı makalelerden faydalanmak olsun… İnsanlar goruslerini paylastıkca sanal dünya gelişiyor ve daha çok zaman geçiriyor oluyoruz. Geçirdiğimiz her an dakika internette bir kalıntımızı bir izimizi bırakıyoruz. Haliyle, bazı işguzar girşimciler de Facebook, Twitter derken Klout gibi ortamları da bu izleri tasnif etmek için kullanıyorlar. Derecelendirme sizi ne düşündüğünüze göre değil, izlerinizin etkileşimine göre puanlıyor. klout’un felsefesi tam da bu…
Bu izler füturist bir anlayışa göre geleceğimizi belirler hale gelecek… Yukarıda değindiğin o twitter gençliği ise ileride pek çok firmanın peşinden koştuğu şahsiyetlere dönüşecek… Ve o gelecek sandığımızdan daha da yakın… Korkarım, herhangi bir şekilde iyi yada kötü sanalda iz bırakmamıs insanlar yok sayılacak… ?
Sosyal medyada aktif kullanıcılarız o halde varız !
Çok faydalı şeyler okuduk emeğinize sağlık