Sürekli olur bana;
konuşmacılar sahnede tecrübelerini aktarırken, acaba konuşulanlarla empati kurabileceğim bir hatıram var mı diye sorarım kendime hep…
Blog Yazarı olarak davet edildiğim Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi zirvesinde yine sordum:
“Sınırlı bir iş tecrübesine sahip olduğum halde kendimden örnek verebileceğim bir anım olabilir miydi?”
sonra anımsadım.
Çalıştığım İnşaat Projelerinden birinde teknik ofis mühendisi bir arkadaş,
oldukça itibarlı bulduğu matematik yoğun işini çeviri işi ile kıyasladığı bir anda aynen şu sözleri kullanmıştı:
“Ben bir hesap hatası yapsam şantiye durabilir. Viyadüğün ayaklarını yıktırıp gene yaptırabilirler. Neticede Şirket binlerce dolar zarar edebilir”
Açıkça yaptığım işe saygısı olmadığını beyan ediyor,
üstüne üstlük itibarı düşük bir mesleğe sahip olduğum imasında bulunuyordu yani…
Bunun üzerine demiştim ki:
“Emin ol ben de bir çeviri hatası yapsam, değil viyadüğün durması, şantiyenin tamamı durabilir! Neticede itibarı yerle bir olan şirket yüz binler hatta milyonlarca dolar zarar edebilir. Sen de kayıpların hesabını tutarsın artık…”
Belki fazlasıyla iddialı bir cevaptı o gün verdiğim…
ancak bugün dahi bu düşüncem sabittir.
“Aslolan görünen değil görünmeyen değerlerdir çünkü”
Ne mi demek istiyorum?
Dinlediyseniz hatırlyorsunuzdur:
“Şirketlerin değerinin %50’sini oluşturan toplum nezdindeki itibarlarıdır”
demişti Metro Group Türkiye Temsilcisi Kaan Ünver, 3 Aralık 2015’te Albert Long Hall’da gerçekleştirilen zirvede.
Hatta,
2010 yazında Meksika Körfezinde bir petrol sondaj platformu patlamış olan
BP’nin Kurumsal İlişkiler Direktörü Murat LeCompte; kurumsal itibarın kimi zaman şirketin görünür maddi değerlerinden daha da önemli olabileceğini şöyle savunmuştu:
Her ne kadar Meksika Körfez krizini operasyonel bağlamda iyi yönetmiş olsak da; aynı beceriyi iletişimsel açıdan gösterememiş olmamız büyük talihsizlikti.
Kendimizi anlatamamış olmanın bedeli o kadar büyük oldu ki;
süreç sonunda dünya genelinde kaybettiğimiz itibar şöyle dursun, yüklü tazminatlar ödemek durumunda kalan şirketimiz finansal açıdan da oldukça güç duruma düşerek küçülmek zorunda kaldı.
eee Boşuna söylememiş Warren Buffet:
itibar kazanmak 20 yıl alırken, kaybetmek için 5 dakika yeterlidir.
diye
Tam da böyledir itibar…
onunla devleşir ancak korumazsan sallanmakla kalmaz, yıkılabilirsin de!
Nankördür!
Maalesef, BP’nin Meksika Körfezi olayı “itibar yönetimi” için yapılmaması gerekenlere dair
etkili ve öğretici bir örnektir;
ama kabul etmek gerekir ki:
insan marifetiyle gerçekleşmiş de olsa BP’nin müdahil olduğu kaza yine de özünde bir afettir.
Afetlerde alınan önlemler, tıpkı depremler gibi, çoğunlukla olay sonrasını kapsadığına göre
yapılabilecek tek şey vardır:
“Yaraları Sarmak”
O zaman soru şu
Peki BP yaraları sarmamış mıydı? İtibar krizinin kaynağı neydi?
Şirket aslında daha ilk andan ibaret sahaya inip gerekli operasyonel çalışmaları başlatmış ve yaraları sarmaya çoktan başlamıştı, başlamasına ama…
krizin kaynağı da ironisi de şurdaydı: kamuoyunun bundan pek haberi yoktu.
Çünkü tüm dünya Meksika kıyılarının an be an siyaha boyanmasını endişeli gözlerle izlerken
BP CEO’su Tony Hayward:
‘’ Çevreyi bizden daha çok kirletenler var.’’
‘’Sorunla mücadele için gerekli teçhizata sahip değiliz’’
gibi sorumsuz açıklamalarda bulunmuştu(!)
Evet şaka gibi ama kesinlikle hepsi gerçek ve inanılmaz demeçlerdi bunlar…
Zaten,
bu talihsiz açıklamaların üzerine Barack Obama da ismi geçen CEO’yu ’Yüzyılın beceriksizi’’ ilan edince,
Halkın algısı
“BP hiç bir şey yapmıyor, çevreye karşı duyarsız”
şeklinde olmuştu haliyle…
Sonrasını biliyorsunuz; dibe vuran bir itibar; güven bunalımı ve birbiri ardına açılan yüklü tazminat davaları..
Demek ki savımda çok da haksız sayılmam:
Ne demiştim?
“Aslolan görünen değil görünmeyen değerlerdir”
Yani Şirketler muteber olmak, insana dokunmak başka bir deyişle onunla etkileşmek zorunda…
Peki bu nasıl olacak?
İtibar zirvesinde konu ile ilgili söz alan
İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Sevil Yıldırım
“Tüm İşletmeler bütüncül bir bakış açısına sahip olarak bu görünmeyen soyut kavramı içselleştirmek ve ona uygun davranmak zorundadır”
şeklinde bir tespitte bulunmuş,
bu yaklaşımın içini doldurup yapılması gerekenlerin yolunu gösteren ise; sorduğum bir soru üzerine Fady. J .Rahme olmuştu.
Video: Fady J. Rahme’ye Sorumu Sorarken
Kısaca şöyle özetlemişti durumu Rahme:
“Gelecek EnvOping(*) nosyonunu anlayabilmekte
20YY sunulan hizmetlerin çağıyken 21YY hiç kuşkusuz o hizmetlerin çevreyle etkileşiminin çağı olacak
yani demek istediği şuydu:
21 YY’da söz sahibi olmak istiyorsan; insanlarla olan etkileşimine dikkat etmek ve bunu 360 derece prensibi ile yapmak zorundasın
İşin doğrusu, bu açıklamaya, şunu da ben ilave edebilirim sanırım:
Her bir paydaş ile tek tek ilgilenirken
Mark Kennedy’nin de konuşmasında yer verdiği üzere
“kazan kazan”
prensibi ile hareket etmeniz yararınıza olabilir.
Çünkü
Öyle zaman gelir ki,
Yazının başında değindiğim teknik ofis mühendisi arkadaş gibi olaylara sığ bir bakış açısıyla yaklaşır;
paydaşlarınızı dinlemez, anlamaz, ihmal eder ya da küçük görürseniz her daim sürpriz bir itibar krizi yaşayabilirsiniz.
Böylesi bir anda, bir de, kriz iletişimini beceremezseniz
söyler misiniz
kayıplarınızın hesabını tutmaktan başka neye yarar ki
eşşiz matematik bilginiz?
//sözüm meclisten dışarı//
Dolayısıyla altını çizerek hatırlatmakta fayda var:
Şirketleri şirket yapan maddi değerleri değil görünmeyen manevi değerleridir.
Hiçbir pozisyon ne abartıldığı kadar önemli ne de hafife alacağınız önemsizdir.
bu bir CEO olsa bile değişmez!”
kimi zaman kriz en tepedeki bir adamın sözüyle başlarken, (bknz[1] BP)
kimi zaman iki çalışan el elele vererek basit bir sosyal medya videosu ile onlarca yıllık itibarınızı on para edebilir. (bknz[5] Dominos)
Unutmayın,
Geçtiğimiz YY’de itibarınızı belirleyen sizin anlattığınız şeylerdi.
Yeni YY’de ise
paydaşlarla olan Etkileşiminiz itibarınızı belirlerken, Geleceğiniz de yine onlar tarafından Muteberlik Nosyonuyla Yorumlanacak!
O halde ısrarla bir kez daha altını çiziyorum:
Aslolan görünen değil görünmeyen değerlerdir
Haksız mıyım?
<<Mutlu ve İtibarlı Senelere>>
Emrah BAYILDIRAN
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Uzmanı
Not: 2010 senesinde yaşanan çevre felaketinin ardından gerekli dersleri çıkaran ve önlemleri alan BP; bugün çok daha güvenli ve insana duyarlı bir şirket haline gelmiştir. Şirketin insana dokunan çalışmaları arasında pek çok sürdürülebilir kalkınma projesi yer almaktadır. Türkiye’de yerel halkla birlikte gerçekleştirdiği çalışmalardan BTC projesi buna en güzel örneklerden biridir. Ayrıntılı bilgi için : BTC Sürdülebilir Kalkınma Girişimi
Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi Zirvesinde Sn. LeCompte’un Çevre Felaketine de değinmesi şirketin geçmişiyle daima yüzleşmeye açık olduğunu bize göstermektedir. Kendisinin de ifade ettiği üzere Meksika Körfez krizi, pek çok üniversitenin iletişim fakültesinde bugün örnek olay olarak okutulmaktadır.
(*)EnvOping:
“EnvOping yani Enviroment Operating olarak isimlendirilen kavram; şirketlerin holistik bir bakış açısını benimseyerek tüm paydaşları dinlemekle mükellef olduğu, kendilerinin değil pazarın ihtiyaç ve önceliklerine göre hareket etmeyi tercih ettikleri bir yönetim felsefesi, yaklaşımıdır”
Kaynak:
[2] Kurumsal İletişim Enstitüsü
[3] Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi Zirvesi
[4] EnvOping Geleceğin Mesleği mi?
[5] Dominos Pizza Sosyal Medya İtibar Krizi
[6] BP Kamuoyunu Bilgilendirme Açıklaması // Deep Water Horizon Meksika Krizi
Videolar: